Anonim şirketlerde kâr payının belirlenmesine ve dağıtılmasına ilişkin temel düzenlemeler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) 507 vd. maddelerinde yer almaktadır. Buna göre «Yıllık kâr, yıllık bilançoya göre belirlenir» (TTK m.508/2); ancak bu düzenlemede yer alan «bilânço» terimi ile, “bağımsız denetime tâbi şirketler” bakımından hangi bilânçonun kastedildiği uygulamada tereddüde yol açmaktadır: Zira TTK’da anonim şirketlerin, bir taraftan münferit ve konsolide finansal tablolarını Türkiye Muhasebe Standartlarına (“TMS”) uyarak düzenlemeleri şart koşulurken, diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK”) defter tutma hükümlerine aynen uymaları öngörülmektedir. 

TTK’nın “Genel Gerekçesi”nde, TMS ile hedeflenenin «IFRS ile özdeş Türk Muhasebe Standartlarının, kanunda genel ve mutlak uygulama olanağına kavuşturulması» olduğu anlaşılmaktadır. TTK’nun kabulünden sonra, TMS’nın oluşturulması ve yayımlanması görevi ve yetkisi 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu’na verilmiştir. Kamu Gözetimi Kurulu da TMS/IFRS’yi (Türkiye için “TFRS” denilmesi daha uygun bulunmaktadır) uygulamakla yükümlü olan şirketleri belirlemektedir. Buna göre bağımsız denetime tâbi şirketler, TMS/TFRS’yi uygulamakla yükümlüdürler. 

Tereddüt, finansal tablolarını TMS/TFRS’ye göre düzenleyen şirketlerin, yıllık kârın tespiti ve dağıtımında, VUK uyarınca tutulan yasal defter kayıtlarında yer alan kârı mı yoksa TMS/TFRS’ye göre hesaplanan kârı mı esas alacakları konusunda ortaya çıkmaktadır.

Kamu Gözetimi Kurumu’nun «şirketlerin genel kurullarında alacakları kâr dağıtımı kararlarında hangi finansal tablolar esas alınmalıdır?» sorusuna verdiği cevapta, açıkça «kâr payı dağıtımında Kurumumuz düzenlemeleri çerçevesinde, TFRS’ye veya BOBİ FRS’ye göre hazırlanan finansal tabloların esas alınması gerekmektedir» denilmekte ve fakat yukarıda değindiğimiz TTK m.64/5 hükmüne de dikkat çekilmektedir. 

TTK’da bu hususa ilişkin bir açıklık bulunmadığı gibi 509’ncu maddenin gerekçesinde “net kârın tespiti” için «..bir şirketler hukuku sorunu değildir.» bile denilmektedir

6102 s. TTK m.64/5: «Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez.

6102 s.TTK m.88/1: «64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişiler münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara uymak ve bunları uygulamak zorundadır. 514 ilâ 528 inci maddeler ile bu Kanunun ilgili diğer hükümleri saklıdır.

Diğer taraftan, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), finansal tablolarını TMS/TFRS’ye göre düzenleyen “halka açık anonim şirketler” için, dağıtılacak kâr payı tutarında üst sınırı, VUK’a göre tutulan kayıtlarda yer alan ilgili kâr dağıtım kaynaklarının dağıtılabilir tutarı olarak belirlemektedir. Uygulamada, SPK’nın bu düzenlemesinin, halka açık şirketlere ilişkin olsa da, halka açık olmayan ancak finansal tablolarını TMS/TFRS’ye göre düzenleyen anonim şirketler tarafından da uygulanabileceği değerlendirilmektedir. 

Bizim değerlendirmemiz ve tavsiyemiz şöyle özetlenebilir: TTK’da bağımsız denetime tâbi şirketlerin finansal tablolarının TMS’ye göre düzenlenmesi zorunlu kılınmaktadır ve şirketlerin reel durum ve denetimlerinin buna göre belirlenmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır. Buna karşılık vergilendirme sistemi VUK’a bırakılmıştır ve vergilendirmede TMS’ye göre hazırlanmış finansal tabloların esas alınmayacağı TTK m.64/5 hükmünde açıkça belirtilmektedir. Sonuç olarak, pay sahiplerine dağıtılacak yıllık kârın tespitinde TMS/TFRS’ye göre hazırlanan finansal tabloların esas alınması, bununla birlikte, TMS/TFRS’ye göre hesaplanan kârın VUK’na göre hesaplanan kârdan yüksek olması hâlinde, SPK düzenlemesi emsal alınarak VUK’a göre hesaplanan kârın dağıtıma esas alınması uygun olacaktır. Bir başka deyişle, VUK’a göre hesaplanan veya TMS’ye göre hesaplanan kârdan hangisi düşük ise dağıtıma o esas alınmalıdır.


©2024 Tüm Hakları Saklıdır. Okyay Hukuk / K.V.K.K

Log in with your credentials

Forgot your details?