Okyay Hukuk Bürosu

Adi konkordato borçlunun, borçlarını tasfiye ettikten sonra elinde kalan malvarlığı ile işletme faaliyetlerine devam etmesi anlamına gelmektedir. Amaç, borçlunun faaliyetlerine devam edebilmesini sağlamaktır. Hukukumuzda adi konkordato iflas içi ve iflas dışı olmak üzere iki ana başlığa ayrılmaktadır.

İflas Dışı Adi Konkordato

Konkordato Teklif Edilmesi

Vadesi gelmesine rağmen borçlarını ödeyememiş olan borçlu konkordato talebinde bulunabilir. Borçlunun işbu istemde bulunmasının yanı sıra, borçlu nezdinde alacağı bulunan her bir alacaklı da İcra ve İflas Kanunu uyarınca gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin yapılması için başvuruda bulunma hakkını sahiptir. Konkordato teklifinin yapılabilmesi için yetkili ve görevli mahkemelerin tayininde ikili bir ayrım bulunmaktadır; 

(i) iflasa tabi olan borçlular için yetkili ve görevli mahkeme: borçlunun işlem merkezinin veya merkezi yurtdışında ise Türkiye’deki merkez şubesinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesi

(ii) iflasa tabi olmayan borçlular için yetkili ve görevli mahkeme: borçlunun yerleşim yeri asliye ticaret mahkemesi.

Konkordato Teklifinde Bulundurulması Gereken Bilgi ve Belgeler

Borç düzenleme ve yeniden yapılandırma talebinde bulunan borçlunun işbu talebini mutlaka temellere dayandırması gerekmektedir. İşbu durum İcra ve İflas Kanunu’nun 286. maddesi ile de düzenlenmiş olup ilgili madde şu şekilde hukukumuzda vücut bulmaktadır. Madde lafzına ve özüne bakıldığında da borçludan istenen belgelerin (i) konkordato ön projesi, (ii) malvarlığı tespit belgeleri, (iii) alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu gösteren liste, (iv) karşılaştırılmalı yarar tablosu ve (v) finansal analiz raporları olduğunu söylemek mümkündür.

Aynı maddenin ikinci fıkrası mahkeme nezdine sunulacak olan mali tabloların tarihinin başvuru tarihinden en fazla kırk beş gün öncesine kadar olabileceğini düzenlemekte iken ilgili fıkra 19.12.2018 tarih ve 30630 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan, 6.12.2018 tarih ve 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesi gereğince yürürlükten kaldırılmıştır. Böylelikle, mahkemeye sunulacak mali tabloların tarihi konusunda herhangi bir kısıtlama kalmamıştır.

Son olarak, aynı maddede “Borçlu, konkordato sürecinde mahkeme veya komiser tarafından istenebilecek diğer belge ve kayıtları da ibraz etmek zorundadır” denerek istenebilecek bilgi ve belgelerin sayılanlarla sınırlı olmayabileceğinin ve işbu belgeler dışındaki belgelere ihtiyaç duyulabileceğinin önü açık bırakılmıştır.

Konkordato Mühleti

İflas dışı konkordatoda mühlet, genel anlamı ile konkordatonun onaylanmasından önce borçlunun konkordato hükümlerinden yararlanmasını sağlayan süreçtir. En basit anlamı ile, borçluya belirli bir süre için rahatlık sağlamaktadır. İşbu süre boyunca borçluya karşı herhangi bir takip yapılamamakta ve borçluya borçlarını düzenleyebilmesi ve konkordato talebinin onaylanması için süre tanınmaktadır. Konkordato sürecinde mühlet geçici ve kesin mühlet olarak ikiye ayrılmaktadır.

Geçici Mühlet

Geçici mühlet İcra ve İflas Kanunu’nun 287. maddesinde düzenlenmektedir. Madde hükmüne göre belgelerini eksiksiz getiren ve konkordato talebinde bulunan borçlu hakkında mahkeme derhal geçici mühlet kararı verir. Geçici mühlet kararı 3 (üç) ay süre ile verilmekte olup işbu sürenin bitmesinden önce borçlunun veya atanmış olan komiserlerin talebi ile en fazla 2 (iki) ay daha uzatılabilmektedir. En nihayetinde, kanunda toplamda 5 (beş) ayı geçmeyecek şekilde geçici mühlet süresi düzenlenmiştir. İşbu karar ile birlikte mahkeme borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri almakla yükümlüdür. Madde lafzında da anlaşılacağı üzere geçici mühlet kararının verilebilmesi için önkoşul yalnızca talep edilen belgelerin mahkemeye ibrazıdır.

Bilindiği üzere, borçlu hakkında konkordato kararı verilmesi borçlunun alacaklıları tarafından da talep edilebilmektedir. Bu kapsamda, herhangi bir alacaklının işbu talebi doğrultusunda mahkeme ilgili borçluya gereken belgeleri tamamlaması için makul süre tanıyacak ve işbu makul süre içerisinde belgelerini tamamlayan borçlu hakkında geçici mühlet kararı verebilecektir. Tüm, belgelerin hazırlanması için gerekli olan masraf miktarları konkordato talebinde bulunan alacaklı tarafından karşılanır. Mahkemenin vereceği makul süre içerisinde belgelerini ibraz etmeyen borçlu hakkında geçici mühlet kararı verilmezken alacaklının borçlu hakkındaki konkordato talebi reddedilecektir.

Mahkeme tarafından geçici mühlet kararı verilirken izlenecek olan usul dosya üzerinden incelemedir. Duruşma gerçekleşmeden, mahkemeye sunulan evrakların incelenmesi ile mahkeme geçici mühlet kararını verecektir. Öğretide, mahkemenin takdir yetkisinin olduğu ve belgelerin borçları toparlama yönünde bir sonuç vaadi içerme ihtimal durumunda mahkemenin geçici mühlet kararı vermesi gerekir gibi görüşler savunulsa da madde metnin lafzının açıklığı incelediğinde “DERHAL” geçici mühlet kararının verilmesi öngörülmüş olup geçici mühlet kararının verilmesi savunulan görüşteki gibi öznel bir koşula başlanmamıştır.

İcra ve İflas Kanunu 288. maddesi uyarınca mahkemenin geçici mühlet kararı vermesinin akabinde işbu karar Ticaret Sicil Gazetesi ve Basın İlan Kurumu nezdinde ilan edilir. Aynı zamanda ilan edilen kararda alacaklıların, ilândan itibaren yedi günlük kesin süre içinde dilekçeyle itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hâl bulunmadığını delilleriyle birlikte ileri sürebilecekleri ve bu çerçevede mahkemeden konkordato talebinin reddini isteyebilecekleri bildirilir. 

Geçici mühlet süresi içerisinde, konkordatonun başarıya ulaşıp ulaşmayacağını tayin edecek bir komiser veya komiser heyeti mahkeme tarafından tayin edilir. 3 (üç) kişiye kadar tayin edilebilecek işbu komiser heyeti mevcut tüm bilgi ve belgeleri incelemek sureti ile konkordatonun başarısı veya başarısızlığı hakkında fikir beyanında bulunur. Komiser tayinin yanı sıra mahkeme borçlunun malvarlığının korunması amacı ile gerekli göreceği tüm tedbirleri almak ile yükümlüdür. Geçici mühlet süresi içerisinde borçlu İcra ve İflas Kanunu’nun 297. maddesi uyarınca Mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz.” Aynı zamanda, mahkeme borçlu aleyhine başlatılmış takiplerin yürütülmelerinin durdurulmasına karar verme yetkisini de haizdir. Son olarak, geçici mühlet kararına karşı yasa yoluna başvurulamamakta olup işbu kararlar kesindir.

Kesin Mühlet

Kesin mühlet dönemi, yukarıda bahsedilmiş olan geçici mühlet içerisinde mahkeme tarafından verilecek karar ile devreye girer ve borçlunun konkordato hükümlerinden faydalanmasını sağlar. İcra ve İflas Kanunu uyarınca kesin mühletin verilebilmesi için oluşması gereken şart “konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmasıdır.” Başarıya ulaşma gibi soyut bir terimden anlaşılması gereken konkordato talebinde bulunan borçlunun mali durumunun düzelmesinin mümkün olup olmadığı veya teklifin onaylanabilmesi için koşulların yeterli olup olmadığıdır. 

Yukarıda da bahsedildiği üzere mahkeme kesin mühlet kararını geçici mühlet dönemi içerisinde verecek olup işbu kararı verirken borçluyu/konkordato talebinde bulunan alacaklıyı duruşmaya çağıracaktır. Aynı zamanda, geçici olarak kurulan komiser veya komiser heyetinden duruşmadan önce mahkeme nezdine yazılı bir rapor sunması beklenmektedir. İşbu rapor, kesin mühletin verilip verilmeyeceğinin kararında önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca, mahkeme gerekirse komiser veya komiser heyetinin beyanını alabilmek için kendilerinin duruşmada hazır bulundurulmalarını talep edebilir. Son olarak, borçlunun, konkordato talep eden alacaklının, komiserlerin beyanlarının yanı sıra kesin mühlet kararına itiraz eden alacaklının da itiraza ilişkin beyanları mahkeme tarafından dikkate alındıktan sonra kesin mühlet kararı verilecektir.

Borçlu hakkında kesin mühlet kararı 1 (bir) yıl süre ile verilebilmekte ve güçlük arz eden özel durumlarda işbu süre 6 (altı) aya kadar uzatılabilecektir. İşbu uzatma süresi komiser veya komiser heyeti veya borçlu tarafından talep edilebilir. 

Kesin mühlet kapsamında İcra ve İflas Kanunu’nun 293. maddesinin birinci fıkrası uyarınca (i) kesin mühlet talebinin kabulü ve (ii) mühletin kaldırılması talebinin reddi kararlarına karşı kanun yoluna başvurulamamakta olup işbu kararlar kesindir. Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca ise hakkında iflas kararı verilemeyen borçlunun konkordato talebinin reddedilmesi kararına karşı istinaf kanun yolu açık bırakılmıştır. Böylelikle, borçlu ve/veya konkordato talebinden bulunan alacaklı işbu karara istinaden kararın tebliğinden itibaren 10 (on) gün içinde ilgili bölge adliye mahkemesine başvuruda bulunabilir. Bölge adliye mahkemesi tarafından verilecek karar kesindir. 

Kesin mühlet süresi içerisinde, sürenin sona ermesinde önce komiserlerin yazılı raporu doğrultusunda mahkeme, borçluyu ve/veya konkordato isteminde bulunan alacaklıyı ve alacaklılar kurulunu duruşmada dinlemek sureti ile kesin mühletin kaldırılmasına karar verebilir. Buradaki ön şart borçlunun iyileşme göstergesidir. İyileşmeden kasıt ise borçlunun alacaklılara tam ve zamanında ödeme yapabilecek şekilde ifa kabiliyetini geri kazanmasıdır. Böylesi bir durumda kesin mühlet kaldırılır, konkordato isteminin reddine karar verilir.

Kesin Mühletin Sonuçları

Konkordato Komiserinin Atanması

Konkordato komiseri mahkeme tarafından atanmakta olup esas görevi mühlet kararı verildikten sonra borçlunun işlemlerini denetlemek olan kişi veya kişilerdir. Mahkeme tarafından kesin mühlet kararı ile birlikte komiser atanmasına da karar verilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus mahkeme tarafından yeni komiserlerin atanmasına karar verileceği gibi geçici mühlet döneminde geçici komiser olarak görev yapan kişilerin görevlerine konkordato komiseri olarak devam etmeleri kararı da verilebilir. Konkordato komiseri olarak atanan kişi veya kişiler komiser siciline kaydedilir. İşbu sicil, bir kişinin aynı anda 5’ten (beşten) fazla dosyada komiserlik yapmamasının ve komiserliğin sona erme sebeplerinin takibini sağlamaktadır. Komiserlerin görevlerinin sona erme halleri ise; (i) istifa, (ii) azil ve (iii) mahkeme tarafından konkordatonun onaylanmasına ilişkin karar verilmesidir. 

Konkordato komiserinin görevleri İcra ve İflas Kanunu’nun 290. maddesinde tek tek sayılmış olup işbu görevler şu şekildedir; 

a) Konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmak.

b) Borçlunun faaliyetlerine nezaret etmek.

c) Bu kanunda verilen görevleri yapmak.

d) Mahkemenin istediği konularda ve uygun göreceği sürelerde ara raporlar sunmak.

e) Alacaklılar kurulunu konkordatonun seyri hakkında düzenli aralıklarla bilgilendirmek.

f) Talepte bulunan diğer alacaklılara konkordatonun seyri ve borçlunun güncel malî durumu hakkında bilgi vermek.

g) Mahkeme tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek.

Alacaklılar Kurulunun Oluşturulması

İcra ve İflas Kanunu’nun 289. maddesinin 4. fıkrası verilecek olan kesin mühlet kararı ile birlikte alacaklılar kurulunun oluşturulmasını düzenlemektedir. İşbu maddeye göre; kişi sayısı 7 (yedi) kişiyi geçmeyecek şekilde tek kişi sayısı olmalı, alacaklılar kurulu üyelerine herhangi bir ücret verilmemeli, rehinli alacaklar ve birbirinden farklı alacak sınıfları temsil ettirilmeli, komiserin görüşü alınmalı, her ay ayda 1 (bir) kez toplantı yapılmalı ve hazır bulunanların oy çokluğu ile kararlar alınmalı, komiser toplantılarda hazır bulunmalı, toplantı tutanağını toplantıya katılanlara imzalattırmalı.

Alacaklılar Bakımından Sonuçları

Mühlet dönemi içinde borçlu hakkında kamu alacakları dahil tüm alacaklar için takip yapılmaz ve başlamış takipler ise durur. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz ve zamanaşımı ve hak düşüren süreler ise işlemez. Tüm bu sınırlamalara rağmen 3 (üç) adet takip sebebi ayakta bırakılmış ve istisna yaratılmıştır. Şöyle ki;

  • Mühlet dönemi içerisinde rehinle güvence altına alınmış olan alacaklar nedeni ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilmekte veya hali hazırda başlamış olan takiplere devam edilebilmektedir. Ancak işbu durum da sınırlandırılmış ve her halükârda muhafaza tedbirleri alınamayacağının, rehinli mal satışı yapılamayacağının altı çizilmiştir.
  • İcra ve İflas Kanunu’nun 206. maddesinde Birinci Sıra başlığında yer alan alacaklar için haciz yolu ile takip yapılabilmektedir. İşbu Birinci Sıra alacakları ise şu şekildedir; (i) işçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları, (ii) işverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları, (iii) iflasın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.
  • Konusu kişi varlığı hakkı olan veya borçlusunun malvarlığı ile ilgili olmayan takipler

Tüm bu anlatılanların yanı sıra İcra ve İflas Kanunu alacaklılar bakımından birtakım sınırlamalar daha öngörmüştür. Buna göre, rehin ile güvence altına alınmış her türlü alacağa faiz işlemeyecek (bu durumun aksi konkordato projesi ile kararlaştırılabilir), mühlet kararından önce konulmuş hacizler kaldırılmayacak (haczin düşmesini konkordatonun onaylanması veya mühletin kaldırılması kararı sağlamaktadır), konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise işbu devir hükümsüz olacak ve konusu para olmayan alacaklar, alacaklı tarafından, ona eşit kıymette para alacağına çevrilerek komisere bildirilecektir. 

Borçlu Bakımından Sonuçları

Mühlet süresince (kararın verilmesinden itibaren) borçlu kişinin tasarruf yetkisi kısmen sınırlandırılmıştır. Önemli belirtilmesi gerekir ki, borçlunun kısmen sınırlandırılan tasarruf yetkisi konkordato komiserinin denetimine tabidir. Buradaki denetimden kasıt komiserin gözlemi altında borçlunun kendi kararları doğrultusunda ticari faaliyetlerine devam etmesidir. Ancak, istisnai olarak mahkeme tarafından borçlunun kimi işlemlerinin yalnızca komiserin izni ile yapılmasına veya komiserin borçlu yerine ticari faaliyetleri gerçekleştirmesine karar verilebilir. 

İcra ve İflas Kanunu uyarınca borçlu, mühlet kararından itibaren kimi işlemleri yapmaktan men edilmiştir. İşbu işlemlere yasak işlemler denmekte olup yapıldıkları takdirde bir sonuç doğurmayacakları ve hükümsüz olarak kabul edilecekleri kanunen düzenlenmiştir. Yasak işlemler hükmü İcra ve İflas Kanunu’nun 297. maddesinin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmış olup işbu madde şu şekildedir;

“Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez (sınırlandıramaz) ve ivazsız tasarruflarda (karşılıksız kazandırmalarda) bulunamaz.”

Aynı maddeden devam eden fıkraları uyarınca, borçlu işbu hükme aykırı davranışlarda bulunursa yani yasak işlemleri mahkeme kararı olmaksızın gerçekleştirirse, mahkeme borçlunun tasarruf yetkisini kaldırabilmektedir. Aynı zamanda, eğer borçlu iflasa tabi ise hakkında iflas kararı verebilir, iflasa tabi değilse de konkordato isteminin reddine karar verilebilir. Madde hükmünden yasak işlemlere karşı davranmanın sonuçlarının ağır yaptırımlar doğurabileceği rahatça anlaşılmaktadır. 

Sözleşmeler Bakımından Sonuçları

Mühletin sözleşmelere olan etkisi İcra ve İflas Kanunu’nun 296. maddesinde hüküm altına alınmıştır. İşbu madde uyarınca “Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez” denerek ilgili sözleşme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesinde karşı tarafın konkordato projesinde etkilenip etkilenmeyeceğine bakılmayacağının altı çizilmiş ve böylelikle borçluya temel olarak mal ve hizmet sağlayan sözleşmelerin devam etmesine olanak sağlanmıştır. 

Aynı maddenin devamına göre ise sözleşmenin feshedilmesi sureti ile sona ermesi halinde meydana gelecek tazminat alacağı konkordatonun onaylanması ile konkordatoya tabi bir alacak haline dönüşecektir. Tarafların tazminat miktarında anlaşamaması tazminat alacağını çekişmeli bir alacak haline getirecektir. Son olarak, madde hükmü hizmet sözleşmelerini istisna tutmuş ve düzenlenmiş olan özel fesih usulüne tabi tutmamıştır. 

Konkordato Talebinin Reddi

İflasa Tabi Borçlular Bakımından Konkordato Talebinin Reddi

İşbu husus İcra ve İflas Kanunu’nun 292. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca madde hükmünde düzenlenmiş olan şartların varlığı halinde ve komiserin yazılı raporu doğrultusunda mahkeme konkordato talebini reddederek borçlunun iflasına karar verebilir. İlgili şartlar ise 292. madde uyarınca şu şekildedir;

  • Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılmasının gerekmesi,
  • Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması,
  • Borçlunun, 297. maddeye (kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına) aykırı davranması veya komiserin talimatlarına uymaması ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiğinin anlaşılması,
  • Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatifin, konkordato talebinden feragat etmesi.

İflasa Tabi Olmayan Borçlular Bakımından Konkordato Talebinin Reddi

İflasa tabi olmayan borçlular bakımında ise yukarıda anılan şartlardan “konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması” ve “borçlunun, 297. maddeye (kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına) aykırı davranması veya komiserin talimatlarına uymaması ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiğinin anlaşılması” hallerinin gerçekleşmesi halinde komiserin yazılı raporu doğrultusunda mahkeme konkordato talebini reddeder. Buradaki fark iflasa tabi borçlularda aranan her şartın geçerli olmaması ve en nihayetinde konkordato talebinin reddi sonucunda borçlu hakkında iflas kararının verilememesidir. 

Alacaklılar Toplantısı 

Konkordato projesinin kabul edilmesi için öngörülen iki tür çoğunluk usulü ele alınmıştır. İşbu hükme göre öngörülen çoğunluk miktarları (i) kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısı veya (ii) kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisi şeklinde düzenlenmiştir.

Konkordatoya ve konkordato projesine ilişkin tüm bilgi ve belgeler, projenin alacaklılar kurulu tarafından onaylanıp onaylanmadığını ilişkin hususlar komiser tarafından gerekçeli bir rapor haline getirilir ve işbu rapor alacaklılar kuruluna sağlanan katılımın bitiminden en geç 7 (yedi) gün sonra mahkeme huzuruna sunulur. Mahkeme sunulacak tüm belgelerin ardından ve komiserin dinlenmesinin akabinde ancak her halükârda kesin mühlet içerisinde mahkeme tarafından konkordato kararının verilip verilmeyeceği kararlaştırılır. Duruşma gününde, eğer varsa duruşma gününden en az 3 (üç) gün önce yazılı olarak bildirilmek sureti ile itirazlar dinlenir. İşbu süre zarfı, itiraz edenlerin duruşmada nizami bir şekilde ve duruşmanın aksaklığa uğramaması nedeni ile hazır bulunabilmeleri için öngörülmüştür. Mahkeme tarafından karar konkordatonun kabulü, reddi veya mühletin uzatılması (en fazla 6 (altı) ay) şeklinde verilebilir.

Konkordatonun Onaylanması

İcra ve İflas Kanunu’nun 305. maddesi uyarınca alacaklılar kurulunda yasada öngörülen çoğunluğun elde edilmesi sureti ile onaylanan konkordato projesinin mahkemece onaylanabilmesi için aranan şartlar hüküm altına alınmıştır. Anılan madde hükmünce öngörülen şartlar şu şekildedir; 

a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması,

b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder),

c) Konkordato projesinin 302. maddede (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısı veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisi) öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması,

d) 206. maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların ((i) işçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki 1 (bir) yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları, (ii) işverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları, (iii) iflasın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları) alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302. maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır),

e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması.

Mahkeme nezdine sunulan konkordato projesine istinaden mahkeme tarafından konkordato talebinin kabulü veya işbu talebin reddi olmak üzere iki çeşit karar verilebilir. Borçlu veya konkordato talebinde bulunan alacaklı işbu kararlara karşı kararın kendilerine tebliğinden itibaren 10 (on) gün içerisinde İstinaf kanun yoluna başvuruda bulunabilme hakkına sahiptirler. Aynı şekilde karara itiraz eden diğer alacaklılar ise kararın kendilerine tebliğ edilmeyeceğinden bahisle kararın ilanından itibaren 10 (on) gün içinde İstinaf kanun yoluna başvurabilir. İstinaf başvurusu kararı veren mahkemenin bağlı bulunduğu Bölge Adliye Mahkemesine yapılacak olup Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından verilecek olan kararın kesin olmamasından bahisle işbu karar karşı da 10 (on) gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunulabilecektir.

Konkordatonun Sonuçları

Alacaklılar Bakımından Sonuçları

Konkordatonun onaylanması ile konkordato tüm alacaklılar bakımından bağlayıcı hale gelecektir. Belirtilmesi gerekir ki, onaylanan ve kesinleşen konkordato, konkordatoya ret oyu vermiş veya alacağını konkordatoya yazdırmamış alacaklılar için de bağlayıcı olacaktır. İmtiyazlı alacaklılar, rehinli alacaklılar ve kamu alacaklılar grupları için konkordato bağlayıcı olmayacaktır. 

Takipler Bakımından Sonuçları

İcra ve İflas Kanunu uyarınca yukarıda bahsi geçen alacak grupları istisnai olmak üzere geçici mühlet kararının verilmesinden önce takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizler konkordatonun tarafları bağlayıcı hale gelmesinin ardından düşer. 

Müşterek Borçlu ve Kefiller Bakımından Sonuçları

İcra ve İflas Kanunu’nun 303. maddesi uyarınca konkordatoya muvafakat eden ve etmeyen alacaklılar bakımından sonuçlar ikiye ayrılmıştır. İşbu maddeye göre konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı tüm alacaklarını koruyacakken konkordatoya muvafakat eden alacaklı borçtan birlikte sorumlu olan kişilere ödeme mukabilinde devir teklif etmek ve onlara toplantıların günü ile yerini en az 10 (on) gün önce haber vermek şartıyla tüm haklarını koruyabilecektir. Aynı zamanda işbu maddenin devam hükmü uyarınca da alacaklı kişi borçtan birlikte sorumlu olan kişilere konkordato müzakerelerine katılma yetkisini verebilme ve onların kararını kabul taahhüdünde bulunabilme hakkını da haizdir. İşbu hakkı kullanabilmesi için kanunen düzenlenen ön şart ise alacaklının müracaat hakkının engellenmemesidir.

Borçlu Bakımından Sonuçları

Belirtilmesi gerekir ki borçlu konkordato projesinde belirlenen alacak miktarlarına bağlı kalmalıdır. Bir başka anlatımla, borçlu işbu projede öngörülen ve düzenlenen alacak miktarlarından fazlasının vaadinde bulunamaz. Böylesi bir durumda bulunulan vaat hükümsüz olacak ve borçlu kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile karşılaşabilecektir. 

Rehinli ve Finansal Kiralama Konusu Mallar Bakımından Sonuçları

İcra ve İflas Kanunu’nun 307. maddesi uyarınca rehinli malın muhafaza altına alınması ve satışı kanunda öngörülen şartların oluşması ile 1 (bir) yılı geçmemek üzere ertelenebilir. Yine aynı şekilde finansal kiralamaya konu olan malın iadesi de şartların oluşması ile 1 (bir) yılı geçmemek üzere ertelenebilir. Önemli belirtilmesi gerekir ki erteleme hükmü malların devri ile veya borçlunun iflası veya ölümü halinde kendiliğinden hükümsüz hale gelecektir. Yine aynı şekilde erteleme kararı mahkeme tarafından da şartların oluşması halinde kendiliğinden kaldırılabilir.

Çekişmeli Alacaklar Hakkındaki Davalar Bakımından Sonuçları

Alacakları itiraza uğramış olan alacaklı kişiler konkordato projesinin tasdikinden itibaren 1 (bir) ay içerisinde dava açma haklarını saklı tutarlar. Dava açan alacaklı kişi, konkordato projesini onaylayan mahkemenin öngördüğü şekilde çekişmeli alacak yapılan alacakların borçlu tarafından bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Mahkemenin işbu kararından faydalanılabilmesi için bahsi geçen sürede dava açılması gerekmektedir. Aksi takdirde, borçlu yatırdığı pay iade edilecek ve dava açmayan alacaklı itiraz konusu payın karşılığını alamayacaktır.

Konkordatonun Feshi

Kısmi Fesih

Kısmi fesih seçeneği alacaklı için seçimlik haklardan biridir. Alacaklı, alacağına kavuşabilmek adına birkaç seçimlik hakka sahiptir. Şöyle ki; alacaklı alacağına kavuşamamışsa borçluya karşı haciz yolu ile takip başlatabilir, imtiyazlı alacaklı ise sahip olduğu güvenceye başvurabilir veya konkordatonun feshi hakkını kullanabilir. 

Onaylanan konkordato projesi uyarınca alacaklı kişiye borçlu tarafından herhangi bir ifada bulunulmaması halinde işbu alacaklı konkordato uyarınca kazandığı yeni hakları kaybetmemek koşulu ile kendisi için konkordatonun feshini, konkordatoyu onaylayan ticaret mahkemesinden talep edebilir. İşbu husus yalnızca talep eden alacaklıyı bağlamakta olup diğer alacaklıları etkilemeyecektir. Kısmi fesih talebi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen genel zamanaşımı süresi olan 10 (on) yıllık zamanaşımına tabidir. Mahkeme tarafından fesih kararını verilmesinin akabinde alacaklı, alacağını elde edebilmek adına borçlu hakkında ilgili borçlunun bulunduğu yerdeki icra müdürlükleri nezdinde icra veya iflas takibinde bulunabilir. Fesih talebi reddedilen alacaklı için ise mahkemenin işbu kararı kesin olmayıp işbu alacaklının, hükmün kendisine tebliğ ardından 10 (on) gün içinde istinaf kanun yoluna onun ardından temyiz kanun yoluna başvuru hakkı saklıdır.

Tamamen Fesih

Borçlu kötü niyetli davranışları ile mahkemeyi aldatma sureti ile konkordato projesinin onaylanmasını sağlamalı ve alacaklı işbu durumu projenin onaylanmasının ardından fark etmelidir. İşbu fesih talebi de yukarıda bahsi geçen 10 (on) yıllık zamanaşımına tabidir. 10 (on) yıllık zamanaşımının geçmesinin ardından alacaklının fesih hakkı ortadan kalkacak olup fesih talebinde bulunabilme imkânı kalmayacaktır. Fesih kararının verilmesinin ardından işbu karar tüm alacaklılar bakımından sonuç doğuracaktır. Fesih talebinin reddedilmesinin ardından talepte bulunan alacaklının hükmün kendisine tebliğ ardından 10 (on) gün içinde istinaf kanun yoluna onun ardından yine 10 (on) gün içinde temyiz kanun yoluna başvuru hakkı saklıdır.

İflas İçi Adi Konkordato

İFLAS İÇİ ADİ KONKORDATOİFLAS DIŞI ADİ KONKORDATO
Konkordato mühleti yoktur. Borçlunun malları üzerindeki tüm tasarruf yetkisi iflas etmesinden bahisle iflas masasına geçtiğinden ve borçlu hakkında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipler dışında herhangi bir takip yapılamamasından bahisle herhangi bir mühlet verilmesine gerek duyulmamaktadır.Geçici ve kesin olmak üzere konkordato mühletleri vardır.
Konkordato komiseri atanmaz. Mühlet olmadığından komiserin denetleyeceği herhangi bir husus mevcut değildir. Komiserin görevlerini iflas idaresi üstlenecektirBir ya da birden fazla konkordato komiseri atanır.
Borçlunun konkordato teklifini vereceği ve işbu teklifi değerlendirecek olan makam iflas dairesidir.Borçlunun konkordato teklifini vereceği ve işbu teklifi değerlendirecek olan makam ticaret mahkemesidir.
Konkordato teklifi ikinci alacaklılar toplantısında veya daha sonraki bir zamanda değerlendirilir. Konkordatonun onaylanması için aranan çoğunluk iflas dışı adi konkordatoda aranan çoğunluk ile aynıdır.Konkordato projesi, kesin mühlet süresi içinde alacaklılar toplantısında değerlendirilir ve kanunen öngörülen çoğunluğun olumlu oyu ile onaylanır.
Konkordatonun onaylandığına ilişkin karar ilan edilmez. İflasın kaldırılması ilan yerine geçer.Konkordatonun onaylanması kanunen öngörülen kurumlarda ilan edilir ve ilgili mercilere bildirilir.
Konkordatonun takiplere etkisinden bahsedilemez çünkü iflasın açılması ile takipler zaten durmuş ve iflas kararı ile de düşmüştür.Kesin mühlet dönemi içinde borçlu hakkında kamu alacakları dahil tüm alacaklar için takip yapılmaz ve başlamış takipler ise durur.

©2024 Tüm Hakları Saklıdır. Okyay Hukuk / K.V.K.K

Log in with your credentials

Forgot your details?